Ana içeriğe atla

Kayıtlar

#17 Deniz Feneri / Part 2

Üzerindeki şoku atan Yukio, şifacı kadın ve yaşlı fener bekçisi ile birlikte şöminenin aydınlattığı odada sohbete devam ediyorlardı. Aslında sadece Yukio konuşuyor, diğerleri onu dinliyorlardı. Denizden çıkarıldıktan sonra yeniden doğmuş gibi hisseden insan, beden fonksiyonlarını yeniden keşfediyor gibiydi. Bulunduğu yeni sayılabilecek bu yeri idrak etmek bir yana dursun geçmişinin anılarını hatırlamak ona bu yeni yer hakkında fikir verebilecekti. O böyle umuyordu.  ‘’Ben doğduğum toprakları hatırlamıyorum.’‘ dedi. Yaşlı kadın sessiz bir tebessümle ona yanıt verdi. Bu içini ısıtmıştı. Zorlamaması gerektiğini biliyordu hafızasını. Eskiden böyle çalışıyordu zihni ama artık değil. Yukio sakince şöminede yanan ateşe baktı. Son hatırladığı anıları geldi hatırına hemen. Ogry, Ohario, Oktavius... Biri daha vardı içlerinde. Alevler içindeki şu çocuk... Adını anımsayamıyordu ama amacını biliyordu.  ‘‘O alevler içindeki genç oğlanı görüyorum. Enerjimi korumak için oluşturduğum cep evrene yerleşt
En son yayınlar

#16 Deniz Feneri / Part 1

  Fenerin cılız ışığına bakan mürettebatın kardeşleri umutlarını kaybediyordu. Her an ışığın izini kaybedeceklerine olan kaygıları suratlarına sinmişti. Fırtınanın yoğun şiddeti atılan ağın kontrolünü kaybetmelerine neden oluyordu. Kaptan şef sakindi. Çok fazla fırtınalı deniz görmüş gibi bir havası vardı. Gözü pür dikkat fenerin ışına bakıyordu. Mürettebatın ağ ile olan mücadelesine aldırmıyor, ne de olsa başaracaklarını biliyordu. O fenere inanıyordu. Işığı ne kadar cılız olursa olsun bir kez yandı mı karanlıkları delip geçerdi. Boğun eğmezdi. ‘Direnin kardeşlerim.’ diye bağırdı halatın ucunu kavrayan bir mürettebat. Dağınık kardeşlerini hizaya sokmaya çalışırken yeni üyelerin kaygılı suratlarına tebessümle karşılık verdi. ‘İçinizde yeni olanlar var. Toyluğunuzu bugün burada bırakacak fırsata sahipsiniz. Fırtınalı denizler sizlere tecrübe verir. Eğer ona direnecek cesaretiniz varsa!’ Sözleri ıslık gibi rüzgarın içinde çalmıştı. Kardeşler var güçleriyle ağa asıldı. Onu derin sulardan

#15 Cennet Klimanın Serin Rüzgarı Altında

  Rüzgarın yüzüme çarpışının verdiği huzuru aradım içimde. Böyle bir huzur bir zamanlar vardı oralarda. Mutlu edip, içimi rahatlatıyordu. Huzurlu hissettiriyordu. Yine hissettirebilirdi. Sadece o anılardan birini diriltsem yeterdi. ‘Ahh…’ Tepkim eşimi bir anda sarmıştı. Arabanın kontrolünü bir an için kaybetti. ‘Ne oldu?’ dediğinde sesinde paniği sezdim. Gülme krizime mani olamadım. Arabanın ön koltuğunda kriz geçirircesine gülmeye başladım. Eşim baya bir ciddi halde arabayı kullanırken beni süzüyordu. Delirip delirmediğimi kontrol ediyor gibi bir hali vardı. ‘Sıcak mı geçti senin başına?’ Gülüşüm kriz seviyesinden nefes alamama noktasına ulaşmaya başladı. Kasıklarımın ağrımaya başladığını hissedebiliyordum. Sıcağın verdiği yoğun ağırlık hissine bir de kasık ağrısı eklenirse geceyi hastane koridorlarında geçirmek zorunda kalabilirdim. Gerçi işime gelirdi. Kliması olan bir hastane koridorunu şu arabaya yeğlerim doğrusu. Derin nefes almaya başladım. Bu tavrım eşimin iyice pan

#14 Ölüm uykuya mı benzer? by 58654-BT7

 Ölümün uykudan farksız olduğunu düşünerek kendimi rahatlatıyorum anksiyetem ortaya çıktığı zaman. Başka türlü kendimi rahatlatamıyorum. Bazen öyle karamsar düşünceler içimi yaralıyor ki, geçmişte yaşadığım ne kadar olumsuz an varsa sanki hepsi 1000 ile çarpılıp üzerime çullanıyorlar gibi hissediyorum. Herşey siyah oluyor, gelecek bir anda karanlıkla doluyor. Korkuyorum. Evden çıkasım gelmiyor. Hücremin duvarlarından taş eller uzanıp sırtıma darbeler vuruyor gibi hissediyorum.  Ancak uyku aklıma geliyor sonra. Her gece uyuyor ve ertesi güne uyanıyorum. Ölüme en benzeyen şey uykudur şu yaşamda. Bilincin kapandığı an bu andır ve biz uykuya asla korkunç bir anlam yüklemeyiz. Çünkü uyku korkunç değildir, doğal bir şeydir. Ölümüde bu şekilde yumuşatıyorum zihnimde. Ölüm uykudur, gözünü kapar dalarsın ve bir başka alemde tekrar açana kadar anlamazsın ne kadar süre uykuda kaldığını. Uyanmak gibi bir histir bu. Aradan geçen zamanı adeta derin uyku anında hiçe saymışızdır ve zamanda sıçramışızd

#13 Rüzgarda Uçuşan Silgi Tozları

Elindeki defteri camdan dışarıya doğru tutmuştu Fyn. Silgi tozlarının sadece rüzgarla temizlenmesini istiyordu defterinden. O yüzden sabırla tutuyordu camda. Fakat bir sorunun yaklaştığını bilmiyordu. Kısa süre içinde irkilerek öğrenmek zorunda kaldı. 'Sen o camda ne yaptığını sanıyorsun öyle?' diye bağırdı öğretmeni. Endişe ile elindeki defteri aşağı düşüren Fyn üzüntü ile döndü. 'Şey defterimi aşağı düşürdüm.' dedi üzgün bir tonla. Öğretmeni şaşkın bir şekilde cama yöneldi ve aşağı baktı. Defter gerçekten de düşmüştü. Söylene söylene içeri girdi ve camı kapattı. 'Bu cam bir daha açılmayacak. Bıktım senin şu tuhaf takıntılarından Fyn. Biraz uyum sağlamayı öğrenmen gerekiyor. Rüzgarı hissetmeyi seviyorsun diye sınıf kurallarını hiçe sayman çok bencilce bir davranış. Git ve çöp kutusunun yanında arkanı dönerek bekle.' Bir yandan başarısızlığının üzüntüsü, diğer yandan öğretmeninin cezası ona sonunda boyun eğdirmişti. Yavaş ve umutsuz adımlarla çöpün y

#12 Muana'nın Şarkısı B2

Üstad Seri güvenli evden içeri girdiğinde derin bir nefes almıştı. Peşi sıra onu takip eden çırağı Muana'nın aklı ise hala büyücünün askerlerindeydi. 'Birşey yapmamız gerekmez mi Üstad?' diye sordu. Seri düşünceliydi. Derin bir nefes aldı ve, 'Birşey yapacağız, o da bu kasabayı terk etmek olacak.' dedi. Sesi oldukça net çıkmıştı düşünceli ifadesine rağmen.  Muana derin bir iç çekti. Böylece pes etmek onu biraz hayal kırıklığına uğratmıştı. Bu kasabada doğmamıştı, sadece tekamül yolculuğu onları buraya çıkartmıştı ve son bir kaç aydırda oldukça alışmıştı buraya. Yeniden göç etmek zorunda kalmaları onu biraz üzmüştü. 'Üzülmenin yeri değil evladım.' dedi Üstad Seri. 'Bugün tanık olduklarımız ne senin ne de benim gücümün denginde şeylerdi. Bizi aşan şeylere tanık olduk. Şanslıydık ki tanık olduğumuzu bilen kimsecikler yok. Bu da hayatta kalmamız için yeterli bir sebep. ' dedi güvence verircesine. 'O yaratıklar insanlara musallat olacaklar öyl

#11 Muana'nın Şarkısı B1

Quattro kasabasının biricik plajında kendi hallerinde ilerleyen tekamül yolcularının dikkatini olağanüstü bir manzara çekmişti. Üstad Seri, çırağı Muana'yı uyardı. 'Hemen şu çalılıkların ardına saklanmalıyız. Bu gördüklerim eğer tahmin ettiğim şeyse büyük bir olaya tanık etmek üzereyiz evladım.' dedi. Tedirgin olan çırağı sorgulamadan onun peşinden çalılıkların ardına saklandı. Merak gözlerinden sonunda dilinede bulaşmıştı. 'Üstat neler oluyor? Ben birşey göremiyorum.' dedi. 'İyi bakamıyorsun. Kafan başka yerde. Üçüncü gözünden denizi izle evladım. Orada büyük bir şey olmak üzere.' dedi. Muana derin bir nefes aldı ve yavaşça verdi. Ardından gözlerini denize dikti ve tüm dikkatini üçüncü gözüne odakladı. Artık neler olup bittiğini görüyordu.  Büyücü tüm dikkatini odak noktasında topluyordu. Yarattığı tulpaların şekillerini çizdiği biçimde hayal ediyordu. Fakat önemli olan şekilleri değildi. İşlevleriydi. O da asıl odağını şekilden ziyade zihin m